******çü Düşünce Topluluğu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ermeni Meselesi

Aşağa gitmek

Ermeni Meselesi Empty Ermeni Meselesi

Mesaj  Sertay YAYLA Ptsi Nis. 21 2008, 01:08

İngiltere, bir yandan, denetim altına tutabilmek ve dilediği zaman yön verebilmek amacıyla, Ermeni komitalarına kendi adamlarını sokmaya çalışırken bir yandan da oyununu oynayacağı en uygun günün gelmesini bekliyordu. Pek çok Ermeni komitesi Londra’da faaliyet gösteriyordu. Hatta Hınçak örgütü bile, Atina’ya taşındıktan bir süre sonra 1894’te Londra’ya yerleşmişti .
1892 Temmuz ayında Hınçak gazetesi yazıyordu: “Kötü olaylara gebe, nazik günler geçiriyoruz. Bıçak kemiğe dayandı. Kaçınılmaz sonuç için hazırlanın. Örgütlenin! Silahlanın! Elinize ne geçerse onunla silahlanın. Bir yer ayaklandı ya da direnişe geçtiğinde siz de, bulunduğunuz yerde aynını yapın. Özgürlük ışığını yayın !”
İlk karışıklıklar 1893 yılı ilkbaharında başlar: Karışıklıklar, Kayseri, Amasya ve Merzifon’da aynı gün içinde patlak verdi; duvarlara devrimci bildiriler asıldı, Müslümanlar öldürüldü. Devlet yetkilileri olaylara hemen müdahale etti. Şahsen yetkili kılınan Ankara Valisi Kayseri’ye gitti. Yaklaşık olarak 1800 Ermeni tutuklandı. Bunlardan 500’ü Ankara’da hapsedildi; 150 kişilik yeni bir mahkûm kafilesinin Ankara’ya geldiği anda, bütün sanıkların serbest bırakılmasını emreden bir irade-i şahane yayımlandı. Ankara’da tutuklu olarak yalnızca; özellikle yargıç önüne çıkarılmayı isteyen 6 kişi kaldı. Olay o sırada yatışmışa benzemektedir. Bu bilgiler, gidip olayı yerinde gören en yetkili kişilerin, Osmanlı Devlet idaresinde çalışan Hıristiyan memurların ve Katolik Ermeni kilisesi ruhban üyelerinin verdiği bilgilerden derlenmiştir .
İşte bu olaylardan sonra İngiliz “Vahşet Çığırtkanları” (Saturday Review’in buluşu olan sözcük) Ermeni katliamına karşı yeni bir kampanya açarlar. “Londra gazeteleri Küçük Asya’daki hıristiyan halka yapılan eziyetlerle” ilgili haberlerle doludur.
1893 yılında çıkan olaylardan sonra Türk mahkemeleri 17 kişiyi ölüme mahkûm eder. İngiltere derhal, Padişahı ziyaret eden Mısır Hıdivi’ne eşlik etme bahanesiyle, donanmasını İstanbul’a göndereceği tehdidini savurur. Padişah bu tehdide boyun eğmek zorunda kalarak, mahkûmları bağışlar. İngiltere’deki Hıristiyan Ermeniler Müdafaa Komitesi gene de kampanyayı aynı şiddetle sürdürür, basın yoluyla ve parlamentoda bütün mahkûmların derhal serbest bırakılmalarını, hiç değilse İstanbul’a getirmelerini ister; bunların suçsuz olduklarını ileri sürer; aralarında pek çoğuna işkence edildiği, açılan davanın hukuka aykırı, usulsüz ve gülünç olduğu iddiasında bulunur. Lord Rosebery ile Sir E. Grey bunların abartma olduklarını bile bile, doğan endişeleri hiç yatıştırmaya çalışmazlar. Tersine bu endişelere rağbet gösterip, kısmen kendileri de katılırlar. Kraliçenin Dışişleri Bakanı Parlamento’da, İngiltere’nin Ermeni Meselesi’ne duyduğu ilgiyi açıkça belirtmek ve Ermenistan’da İngiliz nüfuzunu arttırmak fırsatını bulur.
Bütün bunlar, Ermeni komitelerine, planlarının başarıya ulaşacağı güvenini verdi. “Ermeniler, Petersburg ve Londra’nın desteğini sağladıklarına inanıyorlardı. Onlar için, İngiliz entrikaları gizlisiz, saklısızdı. Ruslara gelince, daha çok saman altından su yürüttükleri halde, onların çevirdiği dolapların da İngilizlerinkinden hiç aşağı kalır yanı yoktu. İtiraf etmeli ki, gelişen olaylar, böyle düşünen Ermenilere hak verir gibiydi .” Rusya Ermenilerin özerkliğine yol açabilecek her türlü reforma karşıdır. İngiltere ise, Mısır sorunu yüzünden, Ermeni meselesini sonuna kadar sömürmeye kararlıdır. Fransızlarla İngilizler arasında Mısır ve Yukarı Nil konusundaki çekişme yüzünden su yüzüne çıkmış, İngiltere bir Fransız Rus İttifakı tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bunun için, Katolik Ermenileri himaye etme zorunluluğu yüzünden, Fransız çıkarlarının Rus çıkarlarıyla ters düşeceği bir Ermeni meselesi yaratarak İngiltere, bu iki devletin arasını açmayı ya da hiç değilse, onları bu yolla oyalayarak Mısır işinde başına buyruk kalmayı umar. Üstelik sonunda, işler iyice Arap saçına dönünce, herkes sanki hiçbir şey olmamış gibi statükonun korunması konusunda görüş birliğine varır .
Bütün bu Ermeni gruplar için izlenecek ilk örnek stratejik açıdan olduğu kadar siyasal açıdan da Bulgaristan örneğidir. Eyalet nüfusunun %45’ini oluşturan Bulgarlar, Avrupa’nın hem manevi hem de fiili desteği ile çoğunluktaki Türk-Müslüman halkı kırarak, olmazsa kaçırarak bir milli devlet kurmayı başarmışlardı. Ruslar işe karışmasa ve katliam haberlerine kamuoyunun gösterdiği duyarlılık sayesinde Avrupa tarafsızlık yolunu seçmezse, böyle bir eylem asla başarıya ulaşamazdı. Öyleyse şimdi de, aynı oyunu oynamak gerekirdi. Ermeni ahali, hatta kurulacak ihtilalci çeteler, Türk Ordusu ve çoğunluktaki Müslüman halk karşısında tutunamazdı. Dolayısıyla, Ermeni çeteleri, sadece ermeni katliamına yol açmayı amaçlayan kışkırtma eylemlerine girişecekler, Avrupa kamuoyunu duyarlı hale getirerek, büyük devletleri Ermeni bağımsızlığından yana müdahaleye zorlayacaklardı. Bir Hınçak üyesine göre çeteler, “Türkleri ve Kürtleri öldürmek, köylerini ateşe vererek dağlara kaçmak için fırsat kolluyordu. O zaman kızgınlıktan gözü dönen Müslümanlar ayaklanarak kendilerini korumaktan aciz Ermenilere saldıracak ve onları öylesine barbarca öldürecekler ki, Rusya insanlık ve Hıristiyan uygarlığı adına Ermenistan’ı işgal etmek üzere müdahaleye kalkacaktır .”
Sertay YAYLA
Sertay YAYLA
Cik
Cik

Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 15/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz