******çü Düşünce Topluluğu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

"ALİ SİRMEN"

Aşağa gitmek

"ALİ SİRMEN" Empty "ALİ SİRMEN"

Mesaj  Sertay YAYLA Salı Ocak 22 2008, 00:16

ALİ SİRMEN
Erdoğan O Yemeği Çoktan Yedi Bile...

Başbakan Erdoğan , İspanya'da, basın mensuplarının AB ile ilgili sorularını yanıtlarken Sarkozy ile Merkel 'in önerdikleri özel statüyü kabul etmeyeceğini açıkladı.

Başbakan TV'den izlediğimiz açıklamasında, haklı olarak AB müktesebatı içinde üye olmak ve olmamak diye iki çözüm olduğunu ve Türkiye'nin 1963'te süreci başlattığını belirtti ve dedi ki:

- Türkiye kabul edilecekse edilir, edilmeyecekse edilmez. Her ikisinin ortasında bir yeri biz kabul etmeye mecbur değiliz.

Bu görüşünü Başbakan Merkel'e de Sarkozy'ye de söylediğini vurgulamayı ihmal etmeyen Tayyip Erdoğan, Merkel ve Sarkozy ile görüşmesinde önümüze ne konacağını göreceğini, ona göre hareket edeceğini belirtmeyi de ihmal etmedi.

Gecikmiş olan bu tavır yerindedir ve kamuoyu bunu desteklemelidir.

Kıbrıs'ı o zamanki Türk yöneticilerinin de aymazlığından yararlanarak kendi bünyesi içine alırken de, AB kendi koyduğu ölçütlere uymamıştır. Çünkü bir ülkenin AB'ye tam üye olabilmesi için içindeki bütün siyasi sorunları, krizleri çözmüş olması koşulu aranmaktaydı. Ama Brüksel, Kıbrıs için bu ölçütü işletmemiştir.

***

Şimdi aynı AB, Türkiye'nin üyeliği için artık kuruluşun üyesi haline gelmiş olan "Kıbrıs Cumhuriyeti" ile sorunlarını çözmesini, onu tanımak anlamına gelecek olan adımı atarak, deniz ve havalimanlarını Kıbrıs bandıralı taşıtlara açmasını Ankara'dan isteyebilmektedir.

Buradaki tutarsızlığı birçok kişi pek çok kez dile getirdi. Başbakan'ın bunu nihayet anlamış olması sevindiricidir.

Başbakan konuşması sırasında,

- Önümüze konan ne olacak görelim, beğendiklerimizi biz de yiyeceğiz tabii, beğenmediklerimizi de zorla yiyecek halimiz yok , dedi.

Yanıt doğru, açık ve net.

Ama ne yazık ki, o kadar güçlü değil.

Çünkü Başbakan 17 Aralık 2004 Brüksel Zirvesi'nde, kendi önüne konan "özel statü" mönüsünü afiyetle yemiş bulunmaktadır.

Hem de ekim ayında hazırlanan ilerleme raporu açıklandığında, "Bunu yeme! Bu tam üyelik anlamına gelmiyor, teşekkür ederek sofradan kalk! Hepimiz sizi destekleriz" diye uyarılmış olmasına karşın.

Kimilerinin çokça eleştirdiği, ana muhalefet partisi CHP'nin genel başkanı açık uyarı ve desteğini net bir biçimde ortaya koymuştu.

***

O günleri ve kulislerde geçenleri anımsayanlar, devletin bürokratlarının da sunulan statünün tam üyeliğe giden yolu açmayacağını söylemiş olduklarını, "Efendim en iyisi bunu kabul edemeyeceğimizi söyleyelim" dediklerini bilirler.

Yine o günleri anımsayanlar, İsveç Başbakanı'nın şu sözlerini de unutmamışlardır:

- Bu durum bizim de içimize sinmedi, ama Türkiye ısrar etmeyince, bizim de yapacak bir şeyimiz yoktu.

Tayyip Bey o sırada, yalnızca müzakere sürecinin başladığı izlenimini iç kamuoyunda yaratıp, pekiştirecek bir gelişmeye ihtiyaç duymaktaydı. Bunun için de, 17 Aralık 2004 tarihli katılım ortaklığı belgesini imzalamakta tereddüt etmedi.

O günden bu yana ne değişti de, Başbakan tavır değiştirmek gereğini duydu?

Değişikliklerden birincisi, AKP'nin müzakere süreci bahanesiyle, iç politikada istediği gelişmeleri sağlamış olmasıdır.

İkinci değişiklik ise, Sarkozy ve Merkel gibi kimi AB üyesi ülke politikacılarının iç kamuoylarının da etkisiyle, o çözümü bile fazla görmeleridir.

Vaziyet bu. Ve ne yazık ki, Başbakan Madrid'de yemem dediği yemeği, üç yıl önce Brüksel'de yemiş bulunuyor.

Bu durumda "afiyet olsun" mu, "geçmiş olsun" mu demek gerekir bilmiyorum.


asirmen@cumhuriyet.com.tr
Sertay YAYLA
Sertay YAYLA
Cik
Cik

Mesaj Sayısı : 93
Kayıt tarihi : 15/10/07

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz