Gerçeklik Üzerine İki Satır...

[Sertay YAYLA]

Arkadaşlar, ulu önderimiz ATATÜRK şimdilerde Cumhurbaşkanlığı makamını işgal eden şahısın ve Başbakanlığı işgal eden şahsın en büyük emeli olan padişahlığın ve hilafetin, dolayısıyla yeni Osmanlı düzeninin geri getirilmesinin imkânsızlığını aşağıda vereceğim nutuk dan alınmış şu sözleriyle ne kadar da güzel açıklıyor.


'' Saraylar ve o sarayların etrafını çeviren hainler asırlarca bu milleti dalgın bıraktılar, Onu nura koşmaktan menettiler. Onlar bu milleti ve bu memleketi iki zamanda düşünürlerdi. Biri paraya, diğeri askere muhtaç oldukları zaman. Bir baştan memleketi soyarlar, diğer yandan milletten aldıkları askerle Viyana'yı, Mısır'ı, İran'ı zapt için fütühata kalkarlardı. Halbuki milletin o zaferlerde hiçbir milli emeli, vicdanı arzusu ve menfaati yoktu. Onların hırsı, onların şan ve şerefi için, bu milletin evlatları bir daha dönmemek üzere onların arkasından sürüklenirdi. Sonra onların saraydaki debdebe için paraya ihtiyaçları vardı. Bu parayı milletten sopa ile alırlardı. Bütün bunların neticesi, milleti fakirliğe, haraplığa, nihayet ölümün kıyısına götürdü. İşte bu idare tarzına padişahlık idaresi denir. Bu idareyi bir daha dirilmemek üzere tarihe gömdük. ''


İşte Ulu Önderimiz böyle diyor. Dostlar, bu kan emici iktidarın, bu halk düşmanı adamların, bu emperyalistlerin piyonları tarikatların ve özellikle Fetoş denilen müslümanlıkla hiç bir ilgisi olmayan, emperyalizmin oyuncağı, dünyadaki ABD. hakimiyetinin aracısı zavallı bir adamın bu hain emelleri, bu konudaki bütün çırpınışları boştur, boşa gidecektir. Biz ulusalcılar, milliyetçiler onların haklarından geleceğiz. Biz bu cumhuriyeti kahraman ordumuzla, kanla irfanla kurduk. Kimseye teslim etmeyiz. Ölürüz, fakat düşmana (iç ve dış düşmana) asla bir çakıl taşı dahi vermeyiz. ******'ün kurduğu bu Cumhuriyeti ve Onun ilkelerini dünya durana kadar yaşatacağız. Tabii burada her zaman yinelemekte olduğumuz gibi, biz ****** gençliğine çok iş düşüyor. Ve şunu iftiharla söyleyebilirim ki, geriden pırıl pırıl ve bir coşkulu ırmak gibi çağlayarak gelen bir ****** gençliği yani bizler varız. Bu durum yani bizim varlığımız Cumhuriyetimiz ve bölünmez bütünlüğümüz için çok önemlidir.


Şu anda karanlığın en yoğun olduğu dönemi yaşıyoruz. Fakat, sabahın, aydınlığın en yakın olduğu zaman dilimi içindeyiz. Yani, tünelin ucundaki ışık görülmüştür. Bu ışığa doğru hızla yürüyelim arkadaşlar. Bu melânet düzeni, bu satılmış ve emperyalistlerin oyuncağı vatan hainlerini bitireceğimiz zaman kanımca yaklaşıyor. Herkes yaptığının hesabını verecek. O zaman çok güvendikleri efendileri de kendilerini yapayalnız bırakacaklar. Yüce divan yargılamaları hızla başlayacak. İnşallah o günleri göreceğiz. Vatanı satmak, insanlarını satmak,onları yoksullaştırmak ne demekmiş görecekler. Tabii bu arada kolladıkları ve bir ses çıkaramadıkları o vatan düşmanı D.T.P. ve PKK. yı da mahvedeceğiz.


Şu anda Vatan şairi Nazım Hikmet in ''memleketim'' şiiri geldi aklıma. Nasıl yazmış o şiiri güzel Nazım.Böyle memleketine aşık bir insan. Onun dizelerini okudukça ürperiyor insan. Bu piyonların meselâ Vakıflar yasası denen bir paçavrayı nasıl içleri titremeden çıkardıklarını, benim gerçek Cumhurbaşkanım olan sayın Ahmet Necdet Sezer olmasaydı şu anda yürürlükte olacak Petrol Yasası ihaneti , şu andaki 301, madde, Cargill yasası v.s. Hepsi ayrı bir ihanet vesikası. Bu Damat Ferit paşa nın devamları tarafından çıkarılmış olan sözüm ona yasalar. Bunların hepsi Nazım Hikmet,in şiirlerine nasılda uyuyor değilmi dostlarım.


Fakat yukarıda dediğim gibi bunların hepsi geçecek ve Türkiyemiz ****** ümüzün dediği gibi mutlu, müreffeh ve mesut olacaktır.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE